"kalbimdesin" diyebilirsin,
kalbimsin!
diyebiliyor musun?
...
30 Kasım 2010
29 Kasım 2010
hayalle ufuk arasında bir yerde...
"...bitmeye mahkum bir şarkının ilk ezgisine takılmışsa ümitlerimiz, zamanın bizle görülecek hesabı var demektir..."
25 Kasım 2010
hiç...
"bu sabah aynaya baktım, kimseyi göremedim..."
***
üşüyorum...
***
üşüyorum...
evet, üşüyorum. hem de çok üşüyorum. bahara aldanmış göçmen kuşlar gibi üşüyorum. yaz ortasında dallarına ayaz vurmuş çiçekler gibi. öksüz, yetim bırakılmış, sokak ortasına kalakalmış, küçücük bir çocuğun küçücük kalbi kadar acımasızca üşüyorum...
üşümek dedim de, üşümek güzel şey.
yanmanın hazzını duyabilmek için, üşümeliyim elbet...
üşümeliyim; kendime, kendi ettiklerime...
üşümeliyim; yaptıklarıma, yapamadıklarıma..
üşümeliyim; zikirsizliğime, fikirsizliğime, şükürsüzlüğüme...
üşümeleyim; günahlara düşmüş, nefsime tutsak olmuş kalbime...
üşümeliyim; kelepçelenmiş ruhuma, susturulmuş umutlarıma,
umduklarıma, uy(u)duklarıma, unuttuklarıma...
üşümeliyim elbet, üşümeliyim!derin bir yerlerde ta baharı hissedene dek.
üşümeliyim!
hem bahara açılacaksa eğer tüm kapılar, üşümekten kim usanır ki....
üşümeliyim!
24 Kasım 2010
(ç)öz(üm)süz yalnızlıklar...
ben mi istedim ağlamayı
yaşamak çok zormuş be anne
büyümek...sevmek...özlemek...
çok zormuş!
ben mi istedim büyümeyi
ağlarsam kızma
sakın kızma e mi anne!
http://fizy.com/#s/1agxat
yaşamak çok zormuş be anne
büyümek...sevmek...özlemek...
çok zormuş!
ben mi istedim büyümeyi
ağlarsam kızma
sakın kızma e mi anne!
http://fizy.com/#s/1agxat
23 Kasım 2010
tuşların tıkırtısı...
son moda dizüstü aşklar revaçta şimdi. yok pahasına gidiyor. alan memnun satan memnun. yüzyıllık yalnızlıklara az kaldı...
22 Kasım 2010
çocuksun sen...
"...hani avuçlarından dökülen
kum taneleri var ya
onlardan birindeyim
yeni bir yolculuğa çıkıyorum
kar yağıyor
bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte...
çocuksun sen;
sesindeki tipiye tutulduğum
dönüşen
ve suya dönüşen sorular soruyorsun
sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
kötü bir anlatıcıyım oysa ben
ve ne zaman..."
a.telli
kum taneleri var ya
onlardan birindeyim
yeni bir yolculuğa çıkıyorum
kar yağıyor
bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte...
çocuksun sen;
sesindeki tipiye tutulduğum
dönüşen
ve suya dönüşen sorular soruyorsun
sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
kötü bir anlatıcıyım oysa ben
ve ne zaman..."
a.telli
21 Kasım 2010
çetrefilli...
seviyorsun bol;
kızıyorsun dar geliyor.
sessiz kalsan üzerinden düşüyor.
ölçüler mi yanlış;
yoksa yanlış yerden mi b/akıyorsun hayata...?
kızıyorsun dar geliyor.
sessiz kalsan üzerinden düşüyor.
ölçüler mi yanlış;
yoksa yanlış yerden mi b/akıyorsun hayata...?
20 Kasım 2010
söylentiler...
hiçsizliğin hissizliği b/ulaşmışken
gözlerine
kaçacak ilk yerin
yüreğin olduğunu unuttun mu?
gözlerine
kaçacak ilk yerin
yüreğin olduğunu unuttun mu?
17 Kasım 2010
13 Kasım 2010
bu serçeler ne zamandır burda?.
cebimde gezdiriyorum
zamanı
aşkı
rastladığım ilk kuş sürüsüne
savuracağım
bırakıp ilk kuşun gagasına
mavileri
masallara döneceğim sonra
anlatılan dünyada..
zamanı
aşkı
rastladığım ilk kuş sürüsüne
savuracağım
bırakıp ilk kuşun gagasına
mavileri
masallara döneceğim sonra
anlatılan dünyada..
12 Kasım 2010
yağmursuz duygular(3)...
"...İnsanları kendileri ya da başkaları nezdinde küçük düşürmek için söylediğimiz her şey de yine nefsimizin bir planı... Kimseye bir hayrımız dokunmadığı halde sırf insanlar bizden sözetsinler, beğenilme ihtirasımızı doyursunlar diye bulduğumuz bütün o cafcaflı kelimeler de nefsimizin icadı... Başkalarında bulduğumuz kötülükleri ifade eden bütün kelimeler, nefsimizin bizi kendimizden bigâne tutmak için örttüğü perdelerdir. Kendimize bakabildiğimiz zamanlarda açarız bir bir o perdeleri... Bize dost kelimeler, bizim ayıplarımızı ortaya döken, yanlışlarımızı önümüze koyan, canımızı yakan kelimelerdir daha ziyade..." g.özcan
-----
bugünlerde iyice hissizleştiğimi düşünüyorum..kelimesizleştiğimi ya da daha çok. kelimesizleşenler haliyle hisssizleşiyor da..gökyüzüne baktım da, yağmur da yağmıyor artık...iklimler değişiyor..kelimeler dilsizleşmekte ısrarlı...ilan vermek istiyorum ruhumun sayfalarına; "kelimelerimi kaybettim hükümsüzdür" diye...
-----
bugünlerde iyice hissizleştiğimi düşünüyorum..kelimesizleştiğimi ya da daha çok. kelimesizleşenler haliyle hisssizleşiyor da..gökyüzüne baktım da, yağmur da yağmıyor artık...iklimler değişiyor..kelimeler dilsizleşmekte ısrarlı...ilan vermek istiyorum ruhumun sayfalarına; "kelimelerimi kaybettim hükümsüzdür" diye...
11 Kasım 2010
kedi kırıkları...
"..birbirinin üstüne ters çevirerek içimdeki iskemleleri uzaklaşırım aranızdan çarşıda kaybolan bir çocuğun elinde soğuyan anne sıcaklığı hızıyla..." |
s.akın |
yaşamın kıyısına vuran düşler...
...bazen "yaşamak" bir deniz kıyısında oturup gelip geçen gemileri seyretmek kadar mutluluk verse de insana, mutluluk denen şey dilimizdeki o kremalı nakaratlardan başka nedir?...
dinlemek seyretmek güzel olsa da ufukta kaybolan gemileri; avucumda kalan yalnızlığın o son hırçın bakışlarını, fırlatıp içimdeki denizlere, bir martı olup seyretmek varken uzaktan; şimdi ne desem boş bir bakış kadar anlamsız gelecek...
dalgalı denizler kadar hırçındır yalnızlığın sözleri...ağır...ve asi...
denizler dalgalanmadan durulmaz...
ya içimdeki gel-geç sevdalar?
dinlemek seyretmek güzel olsa da ufukta kaybolan gemileri; avucumda kalan yalnızlığın o son hırçın bakışlarını, fırlatıp içimdeki denizlere, bir martı olup seyretmek varken uzaktan; şimdi ne desem boş bir bakış kadar anlamsız gelecek...
dalgalı denizler kadar hırçındır yalnızlığın sözleri...ağır...ve asi...
denizler dalgalanmadan durulmaz...
ya içimdeki gel-geç sevdalar?
kör(ebe)...
...hayat böyledir işte, mızıkçıdır hep. saklambaç oynamaya kalkarsın, hep sen ebe olursun. göz yummaz hayat sana hiç, hele arkasını hiç dönmez. her an takiptedir seni. sen saklandım sanırsın ama o hiç ummadığın anda sobeler seni. zaten sobeleyen hep odur. ara sıra kendini atlatırsın ama, ona yakalanmaktan asla kurtulamazsın...
senden gerçekten korkulur be hayat, sen neymişsin!...
senden gerçekten korkulur be hayat, sen neymişsin!...
10 Kasım 2010
oyun bahçesi...
çocuk oldum hayatla
oyunlar oynadım...
hayat çocuklaşınca
yoruldum
bırakıp kaçtım...
yorulmak mı zor dediler
bırakıp kaçmak mı?
sustum...
***
bir gün biri;
dönme dolap gibidir demişti hayat; başını döndürür...
inanmamıştım...
peki şimdi kalbimin etrafında sürekli dönüp duran bu düşler ne?
http://fizy.com/#s/1lut3n
oyunlar oynadım...
hayat çocuklaşınca
yoruldum
bırakıp kaçtım...
yorulmak mı zor dediler
bırakıp kaçmak mı?
sustum...
***
bir gün biri;
dönme dolap gibidir demişti hayat; başını döndürür...
inanmamıştım...
peki şimdi kalbimin etrafında sürekli dönüp duran bu düşler ne?
http://fizy.com/#s/1lut3n
09 Kasım 2010
elde var hüzün...
biriktim, biriktirdim
topladım, çıkardım, çarptım...
ezberledim
bazen
böldüm, bölündüm...
yazdım çizdim
karaladım
döndüm dolandım durdum...
bekle dedi biraz
orda kaldım
bekledim..
sonra ne mi oldu?
olmadı!
çalışmadığım yerden sordu hayat...
topladım, çıkardım, çarptım...
ezberledim
bazen
böldüm, bölündüm...
yazdım çizdim
karaladım
döndüm dolandım durdum...
bekle dedi biraz
orda kaldım
bekledim..
sonra ne mi oldu?
olmadı!
çalışmadığım yerden sordu hayat...
Kafka' dan...
“insanlarla içli dışlı olmak insanın kendi kendisini göz hapsine almasını getirir peşi sıra...”
“sorularımın neden yanıtsız kaldığına şaşardım eskiden. artık soru sorabileceğime olan güvenime şaşırıyorum... nedir; gerçekten güvenmiyordum, sadece soruyordum...”
“kötü'ye bir kez yol verdin mi, artık kendisine inanılmasını beklemez...”
“doğru yol gergin bir ip boyunca ilerler; yükseğe değil, yerin az üzerine çekilmiştir ip. üzerinde ilerlemekten çok insanı çelmelemek için çekilmiş gibidir...”
“sonbaharda yollar gibi; süpürüp temizliyorsun...az sonra kurumuş yapraklarla kaplanıyor üzeri...”
“sorularımın neden yanıtsız kaldığına şaşardım eskiden. artık soru sorabileceğime olan güvenime şaşırıyorum... nedir; gerçekten güvenmiyordum, sadece soruyordum...”
“kötü'ye bir kez yol verdin mi, artık kendisine inanılmasını beklemez...”
“doğru yol gergin bir ip boyunca ilerler; yükseğe değil, yerin az üzerine çekilmiştir ip. üzerinde ilerlemekten çok insanı çelmelemek için çekilmiş gibidir...”
“sonbaharda yollar gibi; süpürüp temizliyorsun...az sonra kurumuş yapraklarla kaplanıyor üzeri...”
08 Kasım 2010
sığınak...
Sana ait olmayan, senden olmayan şeylere kalbini bağlamak, yükdür kalbe.
Bir ömür yaşamışsındır da hani, doldurmuşsundur öyle hiç düşünmeden lüzümsuz şeyleri kalbine, kalp yüklenmiştir öyle eften püften şeylerle. Yorgun, bitap düşmüştür; taşımaktan, yüklenmekten dünyanın binbir türlü derdini.
Naiftir, ince yapılıdır kalp, taşımaya gücü yeter mi sandın onca yükü!
Yok yok, zamanı geldi işte. Dök şu kalbinin yüklerini dünyanın kucağına da derdin hafiflesin biraz. O nazenin kalbinin yüzü gülsün!
Bak işte nasıl da kalbin atıyor, nasıl da arıyor kendine dost olanı, kendine yar olanı...
Kalbine iyi bak e mi, iyi bak ki...kalp bu !...Hangi yöne çevirirsen...
Bir ömür yaşamışsındır da hani, doldurmuşsundur öyle hiç düşünmeden lüzümsuz şeyleri kalbine, kalp yüklenmiştir öyle eften püften şeylerle. Yorgun, bitap düşmüştür; taşımaktan, yüklenmekten dünyanın binbir türlü derdini.
Naiftir, ince yapılıdır kalp, taşımaya gücü yeter mi sandın onca yükü!
Yok yok, zamanı geldi işte. Dök şu kalbinin yüklerini dünyanın kucağına da derdin hafiflesin biraz. O nazenin kalbinin yüzü gülsün!
Bak işte nasıl da kalbin atıyor, nasıl da arıyor kendine dost olanı, kendine yar olanı...
Kalbine iyi bak e mi, iyi bak ki...kalp bu !...Hangi yöne çevirirsen...
06 Kasım 2010
04 Kasım 2010
unutulan...
takvimler fısıldamıştı;
büyüdün demişti..
hatta..
sonbaharda sararan
hüzün çiçekleri
fısıldamıştı;
büyüdün!
oysa büyümüştüm
büyümesine de...
unutmuştum!
yüreğim
ve
bir yanım
hep çocuk kalmıştı...
büyüdün demişti..
hatta..
sonbaharda sararan
hüzün çiçekleri
fısıldamıştı;
büyüdün!
oysa büyümüştüm
büyümesine de...
unutmuştum!
yüreğim
ve
bir yanım
hep çocuk kalmıştı...
şemsiye...
aylardan kasım
mevsimlerden yalnızlık
olsa da
günlerin kucağında
hep bir umut
umutlar şemsiye hüznüme;
ıslanırken gözlerim
yüreğim
sözlerim bitti bitecek derken
aylardan kasım
mevsimlerden keder
olsa da
günlerin kucağında
hep bir umut..
http://fizy.com/#s/1lv5fk
mevsimlerden yalnızlık
olsa da
günlerin kucağında
hep bir umut
umutlar şemsiye hüznüme;
ıslanırken gözlerim
yüreğim
sözlerim bitti bitecek derken
aylardan kasım
mevsimlerden keder
olsa da
günlerin kucağında
hep bir umut..
http://fizy.com/#s/1lv5fk
03 Kasım 2010
kapsama alanı dışı...
"...neşeli ya da hüzünlü ya da dalgın ya da düşünceli ya da kibar olmak istiyorsan, bu durumları tek tek bütün ayrıntılarıyla oynaman gerekiyordu yalnızca..."
***
"...kendim olmalıyım diye tekrarlıyordum...onlara hiç aldırmadan, onların seslerine, kokularına, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldırmadan kendim olmalıyım ben, kendim olmalıyım diye tekrarlıyordum; sehpanın üzerinde memnun duran ayaklarıma bakarak.. çünkü kendim olmazsam onların olmamı istedikleri biri oluyorum
ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbirşey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi diye düşünüyordum..."
***
"...kendim olmalıyım diye tekrarlıyordum...onlara hiç aldırmadan, onların seslerine, kokularına, isteklerine, sevgilerine ve nefretlerine aldırmadan kendim olmalıyım ben, kendim olmalıyım diye tekrarlıyordum; sehpanın üzerinde memnun duran ayaklarıma bakarak.. çünkü kendim olmazsam onların olmamı istedikleri biri oluyorum
ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbirşey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi diye düşünüyordum..."
02 Kasım 2010
yıldızlı oyun...
...çocukken yıldızlarla göz göze gelirdik gecelerde...çocukluk bu ya, bana hep göz kırptıklarını düşünürdüm uzaklardan, gözlerimi kaçırırdım arada bir...kaybolacaklar diye de ödüm kopardı hani...şimdi nerde o yıldızlar hiç bilmem...kaçıncı uykularındalar mesela, kimlere göz kırpıyorlar?
...
yıldızlı gecelerdeki yıldızlı düşler...dilimde parlayan heceler...
feri söndü, kayboldu o masum çocukça hayallerimiz...
ve kaybolup gittik; tıpkı o kaybolan yıldızlar gibi...
...
yıldızlar gitti, oyun bitti...
...
yıldızlı gecelerdeki yıldızlı düşler...dilimde parlayan heceler...
feri söndü, kayboldu o masum çocukça hayallerimiz...
ve kaybolup gittik; tıpkı o kaybolan yıldızlar gibi...
...
yıldızlar gitti, oyun bitti...
01 Kasım 2010
hayat galiba...
hayat galiba; değer verdiğin bazı şeylerin aslında göründüğü kadar önemli olmadığını anlayabilmektir...
hayat galiba; bazı şeylerin değerini ancak kaybettikten sonra anlayabilmektir..
hayat galiba, bazen de herşeye inat; "dünya dursa da ben yine de şarkımı söylemeye devam etmeliyim" demeyi sürdürebilmektir..
hayat galiba; birazcık yap-boz oyunu gibi, bir parçası kaybolduğunda...
hayat; kovalamaya çalıştıkça kaçan ve kaçtıkça kovalayan...sevdikçe ağlatan...ağlattıkça yandıran...yandıkça tutuşturan....tutuştukça küle döndüren...
.....
hayat galiba; düş/erken anladığmız o büyük düş...
......
hayat, ben seni unutmaya çalıştıkça sen hep böyle kendini hatırlatacak mısın?
böyle savuracak mısın hep ordan oraya?.....
hayat, sus artık n'olursun...biraz da ben konuşayım olur mu, biraz da ben....
...
***
bunları yazarken" hayatgaliba" adlı her satırı "hayat" dolu blogdan esinlendiğimi itiraf etmeliyim...(hayat dolu derken, neşeli anlamında değil tabii, " hayat"ın gerçekleriyle alakalı...)
hayat galiba; bazı şeylerin değerini ancak kaybettikten sonra anlayabilmektir..
hayat galiba, bazen de herşeye inat; "dünya dursa da ben yine de şarkımı söylemeye devam etmeliyim" demeyi sürdürebilmektir..
hayat galiba; birazcık yap-boz oyunu gibi, bir parçası kaybolduğunda...
hayat; kovalamaya çalıştıkça kaçan ve kaçtıkça kovalayan...sevdikçe ağlatan...ağlattıkça yandıran...yandıkça tutuşturan....tutuştukça küle döndüren...
.....
hayat galiba; düş/erken anladığmız o büyük düş...
......
hayat, ben seni unutmaya çalıştıkça sen hep böyle kendini hatırlatacak mısın?
böyle savuracak mısın hep ordan oraya?.....
hayat, sus artık n'olursun...biraz da ben konuşayım olur mu, biraz da ben....
...
***
bunları yazarken" hayatgaliba" adlı her satırı "hayat" dolu blogdan esinlendiğimi itiraf etmeliyim...(hayat dolu derken, neşeli anlamında değil tabii, " hayat"ın gerçekleriyle alakalı...)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)